31 Mayıs 2009 Pazar

ŞİİRİN KAR MEVSİMİ
Ahmet ÖZBEK

Ay, şiirden eksildi, anlayın. Gönülleri tek tek ışıtan yıldızlar da. İmge, metalden bir dizge düzeneğine yenildi. Şimdi, dil'siz, ışıksız, rüyasız bir şiir boy gösteriyor bütün kıyılarında sevgili Türkiye'min. İçtenlik, sanata ulusal ve evrensel bir gözle bakış ise modası geçmiş bir düşünce yalnızca, şair mekânlarında. Biliniyordu ki, bu yorgun ve kanatları kırık ülke, belki de insancı bir şiirin kalbinde yükselecekti; ama şairler 'bir şey olma' uğruna ülkülerini ve özgürlüklerini yitirdiler: yorgunum şimdi, çok yorgunum..Oysa şiir kuş gözüydü, laleler kadar ürkekti, yazık oldu bunca güzelliğe.. Şimdi bütün masalar ve geceler anason kokuyor, neredeyse saydam bir duvarla ortasından bölünmüş aşk, şiir ve rüya..Ah, biz modernizm adına ne yanlışlar yaptık, dönüşümsüz iklimler ve 'değişim mevsimleri' karanlığında..

Sözgelimi sözcükleri, birbiriyle uyuşumu olanaksız sözcükleri bir torbadan çekiyor ve bu 'numaralanmış' sözcüklerden dize; yine hiçbir yakınlığı olmayan dizelerden ise şiir inşa ediyorduk; umutsuz ve çok erken. Olmadı, olamazdı; çünkü hiçbir 'geometrik' ve bütünsel özellik içermeyen bu tür deneyler edebiyat sanatının bütün dengelerine aykırıydı doğal olarak. Ayrıca parça- bütün ilişkileri, ritim, tempo gibi düzen değerleri çöp kutularından kenarlara taşıyordu; modernizmin bütün biçimsel değerleri yok sayarak çalakalem inşa edilen bir şey olduğu sanılarak..Üstelik tümüyle birörnek bir şiir yaratıyorduk biçemsel açıdan; sözgelimi, şiir altlarındaki imzalan
değiştirdiğimizde fark edemeyeceğimiz bir dizeler toplamı..

Anlayın, eksildi kalplerden içsel şiir, gökyüzünde "ilişkilerle " oluşturulmuş sahte bir saygınlık özlemi ve bunun umutsuz bağıntıları dönüyor çoktandır; sanki bu tür eylemlerle iyi şair olunabilirmiş gibi.

Anlayın, biz yalnızca yazdıklarımızla toplumda bir yer bulmak kaygısındaydık. Ama sadece iki şey 'uyum'la bağdaşamazdı: ülke kalbi ve şiir..Söylemiştim, ay ve imge eksildi yurt topraklarından: iklimler ise acımasız ve 'dönüşümsüz' seyrediyor çoktandır, şiir ve rüyalar göğsünde..

Oysa yaralı yurt köşelerinin şiirle onarılabileceğini hiç düşünmedik, diğer sanat dallarında gerçekleştirildiği gibi.

Söylemiştim yine, imge ve iyicil hülyalar 'bulanık' iklimlere yenildi. Oysa gülümseseydik umutları kırık bir halk'a; bütün bir gökyüzü ışıl ışıl parlayacaktı rüya şehirlere, kâbuslardan uzak.

Şimdi sanki yurt şiirinin , müzikteki Fazıl Say ve Suna Kan benzeri kişiliklere ihtiyacı var gibi geliyor bana: ödünsüz ve alın terinin hep egemen olduğu bir sanat dalına duyulan saygının ifadesi olarak..

Sanırım yanlış mevsimlerde yol alıyoruz yıllardır, ( özellikle 1980'den sonra) oysa hep yok saymaktan gizli bir zevk duyduğumuz Attila İlhan ve Murathan Mungan, ay işlemeli bir çerçeveden gülümsüyorlar sanki bize.

Şiir rüyalardan bağımsız bir gece şimdi: yorgunum.
--AKATALPA edebiyat dergisi--

2 yorum:

  1. Classic
    --------------------------------------------------
    http://www.spunkjunks.com - http://www.lust4asia.com

    YanıtlaSil